Murat Can Aşlak Kitap ve Film Yazıları

filmler ve kitaplar üzerine ve üzerinden fikri tepişmeler

  • Anasayfa
  • Filmler
  • Filmler Listeler
  • Serbest Yazılar
  • Kararsız Okur
  • Kitaplar
  • Hakkımda

Gerçek Hareket, Gerçek Zaman; Bergson ve Tanpınar

May 01, 2024 by Murat Can Aslak

Tanpınar, zamana bakarken Bergsoncu bir yaklaşımı benimser: Geçmiş, şimdi ve geleceğin bir arada ele alındığı bütüncül bir zaman anlayışının gerekliliğini savunur. Bu bakışa göre; an’ın hafızayla ilişkisi vardır; geçmiş mühürlü bir “olmuş olan” değildir; an ile ve gelecek tezahürüyle ilişkide olarak canlıdır. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde hafızayla, geçmişle ve gelenekle bağını tamamen koparan bir modernleşme anlayışını ürettiği absürtlüklerle yerer, böylesi bir modernitenin sebep olduğunu düşündüğü zaman algısındaki devamsızlığı sorunsallaştırır.

Read More
May 01, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Hegel’e Karşı Nietzsche, Filistin ve Direniş Edebiyatı

May 01, 2024 by Murat Can Aslak

Hegel’de tarih ve düşünce, diyalektik bir süreçle ilerler; tarihteki herhangi bir tıkanıklığın aşılması bir fikrin karşıtıyla karşı karşıya gelerek bir sentez üretmesine bağlıdır. “Bizin ben olduğu, benin de biz” olduğu topluluğun bilinci olan tin (insanlığın birlikteliği olarak ruh), tarihin sonunda mutlak bilgiye ulaşarak tamamlana kadar iç çelişkiler üreterek kendisini aşa aşa dönüşecek, tarihi de belli bir yönde diyalektik vesilesiyle ilerletecektir. Hegel’in diyalektiğinde aktif (ve olumlayıcı) bir kuvvet mutlaka karşıt bir reaktif güçle sentezlenmelidir.

Read More
May 01, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Tarihi Romanlar ve Foucault’nun Soy Bilimi

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Tarihe süreklilik atfedilmesine karşı olan Foucault, aydınlanmanın aklın özgürleştirici potansiyeline dayanan tarih anlayışına da şüpheyle yaklaşır. Geçmişten bugüne iz süren ve geçmişteki bir özün başkalaşım hikayesini temel alan bir tarih anlayışı yerine zamanda ters yönde (bugünden geriye) hareket eden Nietzsche’nin soy bilim (jeneoloji) anlayışını benimseyen bir yöntem geliştirir.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Tolstoy Olmak: Tolstoy’u Etkileyen Yazarlar ve Kitaplar

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Gerçekçilik akımının karakteristik özelliklerine bakıldığında; insanı merkezcilik, toplumu hedef alan bir yönelim ve hakikatle ilişki için kurulup kullanılan gözlem ilkeleri öne çıkar. Modern toplum hayatı ve bu hayat içinde yüklenmiş sosyal insan nesnel bir bakışla sanat eserine yerleşir. Gerçekçiler, “özel” yaşamlardansa toplumun ortasından; her katmandan ve ortamdan sorunlarla ilgilenirler ve bu nedenle de orta ve alt katmandan merkez karakterlere, sorunlara ve hikayelere gerçekçi eserlerde daha sıklıkla rastlanır.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Yapay Zeka, Edebiyat ve Algoritmik Yönetimsellik

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Avrupa medeniyeti; tüm iddiaları, hülyaları ve araçlarıyla 1. Dünya Savaşı ertesinde neredeyse öldüğünden ve bilginin onu kurtarmadaki yetersizliğinden ortaya çıkan “zihnin krizi”nin açtığı alanda, teknoloji tarihin özneliğine soyundu. Mahcup insanı – ve insan aklını- tarihi üretmekten uzakta; tarihe ancak iliştirilmiş bir konuma itti. Teknik, öngördüğümüz ve önümüze ışık tutacak bir araç olmaktan tam da bu dönemde çıktı ve bizi sürükleyen ve ancak izlediğimiz, kendini besleyen ve güçlenen bir sürece döndü.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Sanat, Felsefe, Bilim Ayrılığı ve İcatlara İlham Veren Edebi İmgeler

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Deleuze; bilim, sanat ve felsefeyi birbirlerinden ayrı, hayatı dönüştüren düşünce güçleri olarak görür. Bu üçünden topladıklarımızdan dünyanın tutarlı bir imgesini oluşturmayız; tam aksine her üç gücün gerçek potansiyelini düşünürsek, yani ulaştıkları en üst noktalarda bunları irdelersek bunların sunduğu, yaşattığı dünyaların farklılığı yüzümüze çarpar.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Öteki Slavların Edebiyatı ve Levinas’ın Öteki Etiği

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Modernite, bilimsel bilginin üretimini patlatmasının ve insan hakları alanındaki uyanışın yanında rasyonalite ve akıl ideası vesilesi ile bir tür tek tipleşme dinamiği üretir. Bu aynılaşmaya itiraz eden perspektiflere göre modern ontoloji, başkalıkları aynılığa dönüştüren bir şiddet felsefesi üretmiş; bunun sonucunda toplumlar faşizm ve Nazizm gibi hastalıklara tutulmuşlardır. Levinas modern felsefeyi ötekinin aynıda yitirilişi olarak görür. Modern felsefe Ben’de merkezileşmiştir; özdeşlik, aynılık ve kendi kendine yetme ile bir dışsallık bırakmaz. Aynılaşma süreci kaçınılmaz olarak “öteki”ne karşı bir şiddet içerir; bunun yerine - ve şiddeti engelleyecek biçimde- Levinas öznenin ötekinin sorumluluğunu da üstlendiği ve ötekini gördüğü bir öteki etiği geliştirir.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Kütüphaneler ve Paradigma Kaymaları

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Aydınlanma’dan sonra, başta Hegelcilik olmak üzerine ilerlemeci tarih ve bilgi anlayışlarından bilimin bulduğu cevaplarla evrendeki bilinmezlik alanını daralttığını iddia eden pozitivizme kadar geçmişten bugüne baktıkça bir süreklilik gören ilerlemeci perspektifler uzun süre zihnin sınırlarını işgal etti. Nietzsche’nin farklı perspektiflere alan açan büyük itirazı tek akılcı anayolu benimseyen surda ilk büyük deliği açtı.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Doğaüstü Korku Edebiyatı ve Yeni Materyalizm

March 25, 2024 by Murat Can Aslak

Descartes ile başlayıp Kant ile yuvasına oturan bölünme varlık biliminin yarısını insanlara diğer yarısını insan olmayan diğer her şeye tahsis eder. Bu iddia insanı özne olarak merkeze koyarken; diğer her şeyi edilgenleştirip çevreye konumlar ve nesneleştirir. İki tözlülüğe kök salan bu fikri içselleştirmemiz önce doğayı sonra diğer insanları araçsallaştırıp bugünün iklim krizleri ve toplumsal sömürü düzenlerine yol açan insan-merkezli/hümanist bakışı ürettiği aşikardır. Yeni materyalizmin temel kavramlarından, Spinoza ile başlayıp Deleuze ile açık sesini bulan “düz ontoloji” ise bu ikiliği kapatır; artık varlıklar arası bir hiyerarşiden söz edilmez.

Read More
March 25, 2024 /Murat Can Aslak
Comment

Çin Edebiyatı ve Fark Felsefesi

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Deleuze’e göre üç ayrık düşünce edimi bilim, felsefe ve sanat da hayata verilen etkin karşılıklardır ve bunların her eylemi hayatın bir olayıdır ve tecelli edişidir. Biz de bunlarla sağduyunun kireçlenmiş kalıplarından uzaklaşabilir, fark üretebilir ve düşünmenin yeni güçlerini ayağa kaldırabiliriz. Geleneği ve bu geleneği kesen modern tecrübeleriyle Çin, hem edebiyatı (sanatı) hem felsefesi hem bilimiyle uzak ya da yakın Batısındaki şemsiyelerden -onların sağduyusu ya da dogmalarından”- uzak ufuklar sunar. Bu ufaklara doğru çıkılacak bir yolculuk, Deleuze’ün peşinde olduğu tekrara - yeniden düşünmeye- ve üretmeye ve dolayısıyla hayatı çeşitlendirmeye fırsat sunabilir. Bu fırsattan hareketle biz de Çin edebiyatına yöneldik ve bu okyanusa girebileceğiniz başlıca limanları Karasız Okur’a topladık.

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Edebiyat ve Mekan

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Kant, tecrübenin koşullarını açıklarken saf (tecrübe öncesi) aklın, duyularımızla topladığımız veriyi kullanarak mekanı ve zamanı, bilincimiz tecrübeye başlamadan önce kurduğunu/ürettiğini düşünür. Bu kurulan zaman ve mekan gerçekliğin kendisi değildir, Kant’a göre gerçekliği asla bilemeyiz. Kant, gerçeklikle zihnimiz arasında duyu organlarımızın olduğunu ileri sürer; Kant için her mekan zihinde kurulur; gerçeklik bilinemez. Nesnellik ise hepimizin zihninin tecrübe öncesini -saf aklımızın- aynı biçimde işlemesiyle paylaşılan bir illüzyon üretmemizle kurulur. Bu ay Kararsız Okur’da farklı mekanları anlatı ögesi olarak kullanan romanlardan bir seçki ile mekan-edebiyat ilişkisine yaklaştık; farklı mekanların özel dünyalar-nesnel gerçeklik arası ilişkileri nasıl da farklı ifşa ettiklerinin peşine düştük

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Herkes için bir Manga var!

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Mangalar, diğer çizgi roman ekollerinden sadece anlatı çeşitlikleri ile ayrılmıyorlar; mangaların biçimsel farklılıkları da karakteristiktir. Mesela ortalama bir manga siyah beyazdır ve sağdan sola değil solda sağa akar. Zaten biçim içeriğin parçasıdır; hatta üslup da içeriğin parçasıdır. Birbirlerinden ayrılamazlar. Bunları birbirinden koparıp ayrı ayrı inceleme geleneği en parlak günlerini geçmişte bıraksa da hala dil kodlarında ve zihinsel yapılarda kendisini var eden kartezyen düşünceye dayanıyor. Özneyi yaşam-dünyasından koparıp, onu ayrıcalıklı bir konuma koyup bunun karşısında nesneleri parçalayıp bu parçaların nesnel perspektiflerle incelenebilecekleri hümanizmin büyük yanılgılarından biri.

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Hareket-İmgenin Krizinden Klişelerden Kurtulmaya: Deleuze’de Sinemanın Ruhunun Yolculuğu Mürekkepten Beyaz Perdeye: Sinemaya uyarlanan Kitaplar

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Hareket-İmgenin Krizinden Klişelerden Kurtulmaya: Deleuze’de Sinemanın Ruhunun Yolculuğu… Zaman-imge ile dayanılmaz olanın üzerindeki örtü kalkacak ve tikel olanı tecrübe etme, gerçekten yaşananla ilişki kurma fırsatı ortaya çıkacaktır. Rezalet, sefalet, acı veya güzellik; dünyada olanı olduğu haliyle görmeye başlama fırsatıdır bu… Deleuze’e göre bu yeni imge rejiminin sonuçları sadece sinemayı sarmaz; zaman-imge sineması, bizi şeylere ve olaylara olduğu haliyle bakmaya ve görmeye alıştıracağı için zamanla gerçek hayata da bu alışkanlıkla klişelerin ötesinde bakabiliriz ve yeniden görmeye başladıktan sonra da bugün içinde olduğumuz düşüncenin krizi için de çözümler üretebiliriz.

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Bellek ve Edebiyat: Hatıratlar ve Günceler

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

.Bir olayı hatırlamak, ona doğru gitmek ona doğru yürümektir. Burada olan geçmişin geri gelmesi ve uygulamaya geçmesidir. Belleğin bir doğruluk iddiası ve beni bilgiye götüren boyutu vardır. Belleğin, kimlik kurmasının ötesinde değişime yol verecek aktif bir işlevi vardır. Bu ay hazır dergi yüzünü geçmişe dönmüşken, biz de bellek üzerinden Bergson ile Ricoeur’e misafir olalım ve belleğin edebi alanda cisimleşmiş nesneleri olarak hatıratlar ve günlüklerden değerli bulduklarımızdan bir konstelasyon yapalım istedik. Haydi geçmişi çağırmaya.

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

İşkence tahtasından İnka altınlarına; Engizisyon’dan İç Savaş’a karmaşık ve katışıklı bir ana sütun: İspanya’da Edebiyat

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

İngilizce yazan en etkili sanat eleştirmenlerinden John Berger (1926 – 2017), Picasso üzerine yazdığı Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı’nda tarihsel bir çerçeve kullanır. Berger, Picasso’nun dehasının boşa harcandığını düşünür ve bu deha zorlanabilseydi verebileceklerinin sınırları üzerine düşünüp veremediklerlerine içlenir. … Berger okuruyla İspanya üzerine tartıştıktan sonra resme ve oradan da Picasso’ya bağlanır; Karasız Okur’da bizse edebiyat yönüne dönelim ve İspanya’nın edebiyat dünyasına kattıklarına bakalım istedik. Bu çabamızda, İspanyolca vesilesi ile Güney Amerika üzerinden verilebilecek katkıya bulaşmadan hep İber yarımadasında kaldık ve İspanya’dan hiç ayrılmadık.

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Mizah ve Edebiyat

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Mizah modernite ertesi dünyasında kendisine sanatsal bir alan buldu – sadece eğlencelik, didaktik ve protest kullanım alanlarını da aştı; bu dünyayla baş etme araçlarından birine evrildi. Tabii bununla da sınırlı kalmadı; dönüşmekten korktuklarımızı ya da bizi üzerlerinden tanımlayan “ötekileri” nesneleştirmekten, genel olan ama kişisel olmayan kötülüğü ifşa etmeye pek çok alanda gayet kompleks savunma ve hatta saldırı mekanizmaları üretti. Biz de bu ay kararsız okura değerli bulduğumuz mizah kitaplarından müteşekkil bir konstelasyon yaptık. Gülerken klişelerden uzak kalmanız dileğiyle…

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

70’ler ve Tutunamayanlar’ın On Yılı

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Guattari ve Deleuze’ün psikanaliz ve kapitalizm ilişkisi üzerine yazdığı polemik kitabı Anti-Ödipus da modernitenin kurduğu özneleri nasıl disipline ettiği üzerine Foucault’nun yazdığı Hapishane’nin Doğuşu kitabı da 70’lere damga vuran düşünce çabaları olarak öne çıkar. 70’ler yeni farkına varılan illüzyonları düzeltmek, yıkıntıların molozunu kaldırmak adına elden pek bir şey gelmez diye düşünenlerin (Derrida’lar, Foucault’lar vs); kaçış çizgileriyle ve öznelik yerine bireyleşmeyi önererek yeni umutlar sunanların (Guattari’ler, Deleuze’ler -ve belki yine Foucault- vs); ile mevcut kapitalist sistemle bireyselleşerek barışmanın yollarını önerenlerin (Ayn Rand’lar, Friedman’lar vs.) aynı dönemde yükselebildiği bir kendine has, düşünsel olarak fırtınalı  bir dönemdi. Bu dönemin kalıcı ürünlerinden oluşan, Ağustos sıcağı gibi bir Kararsız Okur hazırladık.  

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Güneş Altında Edebiyat

May 06, 2023 by Murat Can Aslak

Güneş’in düşünceyle ilişkisi ışığının varlık ile ve ışığın hakikat ile ilişkisi üzerinden değerlendirildiğinde bir ontolojik boyut da kazanır. Platon’un mağara alegorisinde Güneş hem fenomenal dünyanın hem de hakikatin kaynağıdır. Platon’un İyi’si, uzay-zamanın dışında, mükemmel ve ebedi bir formdur; bu form diğer formları anlamamıza da izin verendir. Platon, İyi’yi Güneş’e benzetir; ikisi de bizim şeyleri görmemize/anlamamıza olanak verir. Hegel’e göre arı-ışıkta görmek olanaksızdır; Tin’i oluşturan bizler de az ya da çok karanlığı bir gölge ortamını çağırırız. Hegel’de görmek, gölgede bütünü bilmektir. Jung’da persona, olmayı arzu ettiğimiz, dünyanın bizi öyle görmesine çalıştığımız tarafımızken; gölge ise bilinçdışında itilmişler, dürtüler, toplumun kabul etmeyeceği eğilimler, korkular ve utanç verici arzularla ilişkilidir. Ancak gölge; canlılığın, doğallığın ve yaratıcılığın da kaynağıdır – kişinin gölge tarafıyla ilişkisini koparması onu renksizleştirir, makineleştirir. Bu vesileyle, herkese güneşiyle gölgesi ilişkide, dengeli hem huzurlu hem yaratıcı bir yaz dileriz.

 Işığa özlem, bilince özlemdir. - Carl Gustav Jung

Read More
May 06, 2023 /Murat Can Aslak
Comment

Heidegger ile Otantik Yaşam ve Yazarlarının Ölümü Ardından Basılan Kitaplar

October 28, 2022 by Murat Can Aslak

Varlığın kendini bulması ölümlülüğüyle barışmasıyla mümkündür. Varlık zamansaldır ve otantik bir yaşam ancak ölüm ile ilişkide alınan kararlar sayesinde mümkündür. Heiddeger varlığı zamana yaşamı ölüme tekrar böylelikle bağlar. Biz de yaşam-ölüm birlikteliğinin gücünden ilham alarak, yaşamla ölümü iç içe sokan bir edebi alana yöneldik ve yazarlarının ölümünden sonra hayat bulup basılan kitaplar için bir Kararsız Okur tasarladık.

Read More
October 28, 2022 /Murat Can Aslak
Comment

Edebiyatta Makineler ve Deleuze-Guattari’nin Arzu Makineleri

October 28, 2022 by Murat Can Aslak

Deleuze ve Guattari’nin arzu makinesi mekanik bir işleyişe sahip değildir; makine terimi şizoid bilinçdışının, Freudcu yaklaşımın kurduğu öz benzeri bir öze dayanmadan sürekli bir üretimde, akışta olmasından dolayı seçilmiştir. Deleuze kapitalizmi de bir arzu üretme makinesi olarak tartışır ve eleştirir. Kendi sürekliliğine uygun arzuları üreterek bilinçdışını bir “kurulu özne” oluşturacak şekilde örgütlemeye çalışır. Deleuze ve Guattari’ye göre arzu üretimdir; yani, üretim arzunun içkin ilkesidir. Tüketim de arzuya dayandığı için bir üretimdir. Kapitalist makine arzu üretir, ancak kapitalizmin amaçladığı kurulu öznelikten sakınmak da bir arzunun üretimine dayanır.

Bu ayın dosya konusu edebiyatta makineler olunca, Deleuze ve Guattari’nin arzu makinelerinden yani “biz”den söze başlayalım istedik. Bizdeki makine üzerine tartışmadan yola çıkmayalım dedik. Oradan yazarların arzu makinelerinin üretimleri olan edebiyattaki makinelere geçtik.

Read More
October 28, 2022 /Murat Can Aslak
Comment
  • Newer
  • Older

Powered by Squarespace