Kadın-Erkek Direnciyle Tükenen Pil ya da Dile Konmaya Çalışan Kar Tanesi
Jenny Offill’in Eş’i New Yorker, Vogue, NY Times, Boston Globe’un en iyi roman seçkilerine girse de okuduğunuzun bir roman olduğuna alışmak zaman alacak. Kitap daha çok genleştirilmiş bir tweet’ler flood’u (akımı) gibi akıyor ve bu akıntı içinde hikayeyi ilerleten dinamoyu ve alınan mesafeyi hemen fark etmek pek mümkün olmuyor. Kitapla biraz mesafe kat edip, Eş’te kalorisi azaltılmış ve evcilleştirilmiş David Markson tadını yakalayıp, kitabın Offill’in ikinci romanı olduğunu kabullendiğinizde elinizde yapısıyla, kurgusuyla ve havasıyla benzerlerinden farklı, cepleri ilginçliklerle ve geleneksel olmayan araçlarla dolu bir “evlilikte pil nasıl biter” romanı beliriyor.
Offill kadın gözünden ilişki-evlilik nasıl yükselir yükselir de, kendi ipiyle boğuluru önüne katıp yola çıkmış. Pil boşalırken yolda ket vurulan tutkuları, savsaklanan ve bir kenara atılan hayalleri, bir yeni doğanın ilişkilere getirdikleri ve götürdüklerini ve suyun çekilmesiyle dipten topuk gibi çıkan ve ilişkiyi müzmin sakatlayan sadakatsizliği, çok bugüne ait bir yorumla işlemiş. “Rüzgar estikçe kar tanesi yükselebilir ama kar tanesinin kaderinde düşmek ve erimek vardır” ile “bir hikaye mutlu bitiyorsa daha bitmemiştir” cümlelerini romanın ruhuna üflemiş.
Benzer konuları işleyen kitapların insanların üzerine çullanmasına ve ruhunu daraltmasına alışığız. Ama Offill, ciddiyetini bozmadan ve hiçbir şeyi şekerlemeyle kaplamadan, okurun boğazına takılmayacak, yormayacak, tatlı bir eğimde yokuş aşağı bisiklete biner gibi akacak bir roman yazmış. Dikenlerin uçlarını kırmış, mikrobunu iyice sersemletip kitabını bir cins aşıya çevirmiş. Yarattığı karakterin ciddiyeti ve konunun doğası gereği zaman zaman göğüs üzerinde yükselen ağırlıkla oluşan sıkıntıyı dağıtması gerekmiş. İlgincin sıkıntı savmadaki başarısından faydalanmak için Offill, cebinde sakladığı enteresan hikayeler/anekdotlar/alıntılar kümesini, ana karakterinin zekasının ve mizahın yanında kullanmış.
Kitapta hikaye anlatıcı-ana karakter Brooklynli, evli, ikinci kitabını yazmakta zorlanan, hayatı boyunca sadece sanatla uğraşan bir “sanat canavarı” olma hülyası kurmuş otuzlarında bir yazar kadın. Okurla karşı karşıya bir dost gibi konuşurken, kendisinden bir anda üçüncü tekil şahıs olarak bahsetmeye ve“eş” demeye başlıyor - kocası da buna paralel olarak, “kocam” yerine “koca” oluyor. Türkçe çeviriye adını da bu kayma vermiş. Okurun perspektifindeki bu değişim, bir noktadan sonra işler iyice sarpa sarmaya başlayınca ana karakterin hayatındaki/ilişkisindeki ve kitabın tonundaki soğumayı güçlendirmek için kullanılmış.
(Ana kahraman) Eş’in zihin akışları, kendine tweet’leri/hatırlatmaları, okura tweet’leri/göstermeleri ve o gün yaşadıkları, o gün yaşadıklarından doğan çağrışımlar ve çağrışımların tetiklediği kararlar kitabı yürüten motorun ufak pistonlarıyken, Eş’in Koca’yla arasında biriken metal yorgunluğunu gösteren bölümler okura hikayede konumunu hatırlatacak yol tabelaları görevini üstleniyor. Eş’in sosyal çevresinden taşıdığı tecrübeler ve Carl Sagan, Wittgenstein, Kafka, Rielke gibi edebiyat, felsefe ve bilim dünyasının yıldızlarından yaptığı alıntılar ve onların hayatlarından ödünç aldığı anılar hikayenin üzerinden akması için yolu asfaltlamış.
Romanın herhangi bir konu üstünde uzun uzun kalmayı imkansız kılan iskeleti yüzünden, Offill'in tek hamlede derinlere inmesi, ya da düz bir patika tutturup o yolda devamlı kuzeye gitmesi mümkün değil. Okurdan beklenen, zıplaya atlaya ilerlerken gördüklerini ve duyduklarını envantere işleyip batan gemiden yüzeye çıkanları toplamak ve eldekilerden anlamlı, tutarlı bir hikaye türetmek.
Offill’in kurgusunun, görkemli paragraf silsileleriyle oluşan tumturaklı bölümler, temeli derin görkemli doğrusal bloklar yerine yapı taşı olarak daha ufak parçalar kullanan avangart bir yapısı var. Kısa alıntılar, küçük anekdotlar, sohbetlerde kullanılan hikayecikler, sloganlar, kavga sırasında söylenen son sözler bir araya gelerek esnek bir yapı ortaya çıkartmışlar. Bir plan dahlinde yükselen; temeli, omurgası, kirişi-kolonu belli bir geleneksel yekpare yapı yok; yığma binalara benzer daha yeni (ve belki deneysel) bir iskelet var.
Geleneksel romanlara göre daha küçük yapı taşları kullanmak, Offill’e hikayeyi koşturmadan bir dinamizm yakalanma fırsatı vermiş. Hikayenin, transatlantiklere benzer, yavaş ama momentumu yüksek – rotasından sapması zor- bir yolculuğu var. Çizelen rotada, ağır ağır daha derine batan Eş ile Koca'nın ilişkisi var haliyle.
Ana hikaye aheste aheste can yakmaya namzet buzullar arasında ilerlerken, içeride her kompartımanda ayrı havada ayrı tonda muhabbetler dönebiliyor. ana hikaye tüm yapıyı sürüklerken, yine de, balo salonunda, kumarhanesinde, yüzme havuzunda, kaptan köşkünde, 3. sınıfında birbirinden farklı tecrübeler bir tutarsızlık yaratmadan oluşabiliyor. Ana hikayedeki çökmekte olan evlilik ve ihanetin taşıdığı öfke, aşk ve intikam hisleri ile birlikte bu hareketlilik kitabın konusundan beklenenden akıcı ve yüksek tempoda olmasını açıklayabilir.
Jenny Offill bu doğrusal olmayan, çok parçalı yapısında boşluklar için okurun hayal gücünü talep etmekten çekinmiyor – okurun bu katılımı ve yatırımıyla okurla kitap arasındaki bağ da güçleniyor.
Romanda, koca koca fontlar, kenarlarda geniş geniş boşluklar, paragraflar arası parmak parmak mesafelerle kaytarmaya müsait bir sayfa düzeni tercih edilmiş. 180 sayfa ve ele gelen kitap kalınlığı okuru yanıltmasın; kitap okurdan başına en fazla iki kere oturmak tamamını eritmeye yetecek.
Kimlere Uygun:
- Yeni iskeletlere emek vermek isteyenlere
- İlginç, zeki ve/veya eğlenceli anekdotlarla eğlenenlere
- Flood seven twitter kullanıcılarına
- Küçük parçalarla uğraşmayı sevenlere ( lego, yap boz vs vs)
- Evliliklerinin 4 ila 9. Yıllarını yaşayan kadınlara
- Zihin akışı gördü mü mısır patlatanlara
- Yeni boşanmışlara
- Yeni aldatmışlara
- Yeni affetmişlere
- Tek çocuklu yeni annelere
Kimlere Uygun Değil:
- Standart, alışıldık bildik kurgu arayanlara
- İnce hastalıkla öleceğine inanan romantiklere
- Varılacak yere yoldan fazla önem verenlere
- İpin ucu yetmeyenlere –“ Parasını verdim yazar anlatsın” diyenlere
- Bekar, hiç evlenmemiş, ilişki sevmez erkeklere
- Ümitsiz optimistlere
Görsel kaynakları: les Brumes, the Guardian, House of Geekiness, Bll Plymton, jennyoffill.com